İnsan olmak bir vasıflar toplamıdır. Bu yüzden birine insan dediğimizde bir sürü niteliğin onda toplanmış olduğundan söz ediyoruz demektir. Ama öyle mi hayır kavramları hovardaca kullandığımızdan dolayı, düşünmeden kullandığımızdan dolayı, herkes insan oluyor. Herkes insan mıdır? Komşusu aç yatarken kendi tıkanan bizden midir? Ya da dünyayı kendi etrafında döndüren, benden sonrası tufan olsa umrumda değil diyen biri sahi insanlıktan nasibini almış mıdır?
“İnsan anlamla güzelleşir. Anlamı olmayan, içi boş olan insan bir objeden öte bir şey değildir. Mevlana, yunus emre daha niceleri yalnızca anlamla var.” İnsan, bir çok açıdan bakıldığın elbette bir objedir. Somut, belli bir gerçekliği olan ve yer kaplayan olarak “varolan”ı ifade eder. Ama daha başka açılardan bakıldığında özellikle “kadim” uygarlığın yarattığı dünyadan bakınca insanın daha başka bir şey olması gerektiğini öğreniyoruz. O kadim uygarlığın tam ortasında duran bireyler olarak insana daha başka bir gözle bakmamızdan ve insana “yüce”lik vermemizden daha doğal bir şey olamaz. Bu bakış açımız, günümüzde bir şekilde biçim değiştiriyor, ne olursa olsun her şekilde insana ait görüntüleri “alkışlama”, ne olursa olsun “paylaşma”, ne olursa olsun “beğen”me gibi bir takım alışkanlıklar edindik ve olur olmaz yerde bu ifadeleri sunuyoruz. Neden bu noktada olduğumuz sorusunun cevabını bulmak elbette mümkün, bir takım süreçlere baktığımızda bunun cevabını görebiliriz,
Yorumlar
Yorum Gönder