edebiyat camiası hikaye seviyor, şiir seviyor ama düşünmeyi sevmiyor. düşüncenin ifade edilmesini sevmiyor. süslü kelimeleri alkışlıyor. ama anlamlı kelimeleri kovalıyor. edebiyat camiası bu, sözde aydın dünya. her şey sözde değil mi bu toplumda.
Mustafa Kemal’e bakışın ne kadar hastalık bir hal aldığını izliyoruz. Onunla ilgili değerlendirmeler tarihi şartlarından uzak, ideolojik ve büyük oranda da cahilce analizlerden ibarettir. Tarihi kafalarına göre yorumluyorlar. Sosyolojiden bağımsız, içinde bulunulan zamandan soyutlanmış tarihi değerlendirmelerin zaten bir anlamı olamaz. Ancak gizli tarih, derin tarih, bilinmeyen tarih filan diye milletin gözünü boyarsınız, başka bir numara da çıkmaz sizin bu anlayışınızdan, cahilliğinizden. Kimse bir şey okumadığı için, internetteki bir şakayı bile tarihi hakikatler diye herkesi inandırabilirsiniz. Şuan yaşadığımız şeyler de hep bunlarla ilgili, iş o kadar çığırından çıkmış görünüyor ki, adamlar Kant, Mevlana, Yunus Emre vesaire söylüyor diye sözler uydurup, bunlarla payeler elde ediyorlar. Akıl alır gibi değil. Bazı kimseler özellikle Mustafa Kemal’i karalama işini meslek edinmişlerdir. Onun üzerinden rant elde eden, onunla ilgili hakikati değil yalanları millet içerisi
C.P. Snow'un İki Kültür adlı kitabında da buna benzer bir konu işlenmiş,1800'lü yıllar İngiltere'sinde bilim ve edebiyat çatışması ele alınmıştı.Ve sanırım siz de bu çatışma da bilimi tutan taraftan olurdunuz.
YanıtlaSilbilim değil maksadım, düşüncenin edebiyattan çıkarılmasına karşı çıkmaya çalışıyorum. günümüz edebiyatı böyle...toplumun kahramanlarına bakın...ne kadar içeriksizse o kadar imajla dolu. burası türkiye, anlam değil maksat imaj..
YanıtlaSil