İnsan okumalı bilmeli öğrenmeli ki gelişsin kendini
tanımlasın, anlayabilsin. İnsan bilinç sahibi olsun ki çevresini
anlayabilsin..eğer böyle değilse insan nasıl bir şeydir ki, tuhaf sesler çıkaran,
yarı vahşi bir yaratık olmaktan öteye gitmez ki, “insan akıl sahibidir” yüce
kitabımızda böyle buyrulur, insanın yücelmesi için akıl, hikmet ve okumak
gerekir, kemale ermesi içinde öyle ama biz bu bu gençliği ne yaptık….bilinç
yerine ne bıraktık…tuhaf geliyor ama cehalet sever bir toplumuz. Kültür sever
bir toplum değiliz. Kültürlü birini gördük mü “kulp takmakta” üstümüze yoktur. ama
imajı ve yalanı bol birini gördük mü de alkışlamakta başımızın üstüne çıkarmada
üstümüze yoktur.
Mustafa Kemal’e bakışın ne kadar hastalık bir hal aldığını izliyoruz. Onunla ilgili değerlendirmeler tarihi şartlarından uzak, ideolojik ve büyük oranda da cahilce analizlerden ibarettir. Tarihi kafalarına göre yorumluyorlar. Sosyolojiden bağımsız, içinde bulunulan zamandan soyutlanmış tarihi değerlendirmelerin zaten bir anlamı olamaz. Ancak gizli tarih, derin tarih, bilinmeyen tarih filan diye milletin gözünü boyarsınız, başka bir numara da çıkmaz sizin bu anlayışınızdan, cahilliğinizden. Kimse bir şey okumadığı için, internetteki bir şakayı bile tarihi hakikatler diye herkesi inandırabilirsiniz. Şuan yaşadığımız şeyler de hep bunlarla ilgili, iş o kadar çığırından çıkmış görünüyor ki, adamlar Kant, Mevlana, Yunus Emre vesaire söylüyor diye sözler uydurup, bunlarla payeler elde ediyorlar. Akıl alır gibi değil. Bazı kimseler özellikle Mustafa Kemal’i karalama işini meslek edinmişlerdir. Onun üzerinden rant elde eden, onunla ilgili hakikati değil yalanları millet içerisi
Yorumlar
Yorum Gönder