Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ocak, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

MAHALLESİZLER

Şerif Mardin'in mahalle baskısı kavramını ortaya attığında, Türkiye de yer yerinden oynadı. Muhafazakârlığın bir tür faşist baskıya dönmesi, ya da hâkim değerlerin kişilere seçme şansı tanımadan kendini kabul ettirmesi anlamına gelen öyle anlaşılan bir kavramdı. Türkiye de herkesin bir mahallesi vardı. Herkes bir şekilde bu baskıya maruz kalıyordu. Kimse kendi mahallesinin baskısından söz etmiyor, başka mahallelerde baskı olduğundan söz ediyordu. Başka sokaklarda ve başka insanlarda baskılar vardı.(Türkiye de çok klasik bir yansıtma şeklidir, hep başkası suçludur.) Herkes bir mahalleye ait, o mahallenin değerlerini benimsemiş görünüyordu. Değerlerini gönlünüzce kabul ettiğiniz bir sistemin elbette baskısını hissetmez, yalnızca onun militanı, tarafı ya da bizatihi savaşçısı olursunuz. Ya mahallesiz olmak ne anlama geliyor, niçin bu da sorgulanmadı. Hiçbir tartışma bu noktaya geçmedi. Şaşırtıcı olan bence bu, çünkü mahallesizlik bir tür tarafsızlık anlamına gelir,

BARIŞA EVET

Türkiye ak parti hükümetiyle birlikte Ortadoğu ve İsrail konusunda yeni politikalar geliştirmeye başladı.Özellikle sayın Davutoğlu’nun dış işleri bakanlığına geldikten sonra,stratejik derinlik kavramı önem kazandı. Bu politika da Türkiye batı entegrasyonun yanında, Ortadoğu da Türkiye’nin etkinlik kazanması, hem de tarihi ve kültürel dinamiklerin harekete geçirilmesi anlamına gelmekteydi. İki yüz yıla aşkındır orta doğudan geri çekilen ve yerine batılı büyük sömürge güçlerine devreden Türkiye yeniden açılıyordu. Bu demek oluyordu ki orta doğuda artık hiçbir şey eskisi olmayacaktı. Türkiye’nin ak parti sayesinde geliştirdiği ekonomik canlılık ve büyüme, bir taraftan da demokrasinin gelişimi dikkat çekiciydi. Orta doğu böylece hareketlendi, Arap Baharı bütün dinamikleri sarstı ve bütün bölgeyi yeni bir sürecin içine soktu. Türkiye kendi gücünün ve etki alanını fark etti, keşfetmek için açıldı. Tabi bu büyük bir açılımda aynı zamanda batı düzenine bir meydan okuyuştu. Elbette bu