Ak parti Türkiye’yi öyle bir noktaya taşıdı ki buradan
dönülmesi imkansız; yani eve dön çağrısı yapmak boşuna ve işe yaramaz. Çünkü
ismet özelin dizelerinde olduğu gibi “öyle bir yol yürüyerek geldik ki, yağmur gibi eve
dönemeyiz.”
Eskiden olduğu gibi olsaydı, Türkiye ekonomik krizlerle,
terörle boğuşur dururdu. Yöneticilerimizde hangi dünya abisine hizmet
edeceklerini, parayı kimin çok vereceğini düşünür, durumu idare ederlerdi.
Kemalistler ise o sırça köşklerinde çilingir sofralarında hep bir ağızdan
andımız okurlar ve yahut onuncu yıl teranesini söyler dururlardı.
Ak parti on yılda Türkiye’nin o tarihte olduğu gibi yeniden
eski zindeliğine kavuşmasını sağladı. Bu da bölgede kurulmuş tezgâhları
darmadağın etti, çünkü bu zinde güç bütün İslam milletlerine itici güç oluyor.
Türkiye başardıysa, bizde başarırız inancı yaygınlaştı. İşte bu yüzden İslam’ın
karşısında ki medeniyetlerin korkulu rüyası haline geldi.
İsrail tamda bu korkunun somut tezahürlerini gösteriyor,
Türkiye’yi tehdit ederek.
İsrail uluslar arası sistemin zekâsıyla da alay ediyor;
sahada dokunamadığı Hakan Fidan’ı tetikçi gazetecileriyle vurmak istiyor. Bunun
elbette gazetecilikle ilgisi yok öyle anlaşılıyor ki yakın bir gelecekte
gazetecilik yön değiştirecek, ya da tamamen ortadan kalkacak. Çünkü milletler
artık topyekûn bütün unsurlarıyla sahadalar. Bizimkiler hala durumu kendi
ideolojik at gözlükleriyle izliyorlar.
Burada hangi medeniyete taraf olacağınız çok önemli, ya bu
doğmak üzere olan İslam, doğu medeniyetine bir tuğla olursunuz ya da hizmet
ettiğiniz efendilerinize uşaklık eder, yataklarınızda emekli maaşı beklerken
öteki dünyaya intikal edersiniz. Türkiye de olan bütün tarafların bunları
görmesi gerekiyor. Öyle sanıyorum ki bunu herkes gördüğü için saflar Gezi’den
beri netleşiyor. Çok az geçirgenlik var.
Bu kutuplaşmada İran da sırtını camiye dayamak yerine;
Yahudi ağlama duvarına dayanmış görünüyor. İsrail kurduğu oyunun içindeki
rolünü başarıyla yerine getiriyor.
İranı çıkar hesabı yüzünden kör olmuş durumda. İran yakında
ağlama duvarında ağlayabilirler. Neyi kurtarmaya çalışıyorlar, tek kişilik bir
esad krallığını mı? Bu hangi vicdanın,adeletin ve aklın ürünüdür ki. Bunca
devleti kör eden şey nedir? Galiba sorunun cevabı net:çıkarları ve Türkiye’nin
gücü. Bu gücün bütün ayaklarını kırmak istiyorlar; arabalarına bomba koymak
istiyorlar. Eskiden olduğu gibi, uğur mumculara yaptıkları gibi…belli ki o
tetikçi gazeteci uğur mumcuyu hatırlatmak istiyor.
Bu oyunda İsrail’in artık bin katlı dikkatli olması
gerektiğini anlaması lazım; dünya eski dünya değil, uyanmış İslam milletleri eninde
sonunda yönetimlerini ellerine alacaklar, belki on yıl sonra, belki beş yıl
sonra belki de daha yakın bir sürede. Bu yüzden İsrail daha dikkatli olmalı,
satın aldığı domuzları kaybetmek üzere…
Bu tehditlere bu hoyratlığa devam ederse, bir gün o
topraklar İsrail’e dar gelmeye başlayacak, çünkü ispanyayı hiç unutmamalı ve
hep hatırlamalı yoksa yeniden Yahudileri Akdeniz’den Türkiye’ye taşımak zorunda
kalmayalım.
Yorumlar
Yorum Gönder