“Tarihten ders
alacağız, ama yeniden tarihi diriltmeye çalışmayacağız, zamanı geri alamayız,
kendi mührümüzü taşıyan kendi medeniyetimizi kuracağız”
Doğu Türkistan’dan Bağdat’a, Bağdat’tan Kudüs’e, Kudüs’ten Kabe’ye,
Kabe’den Şam’a, Şam’dan İstanbul’a, İstanbul’dan Bosna’ya bir yol olacak. İşte
bizim haritamız bu. Bütün İslam milletlerinin kurtuluşu için tek çare kavuşmak,
sınırları kaldırarak, ön yargıları kaldırarak, yozluğu, yobazlığı, katılığı
kaldırarak, adaletsizlikle, cehaletle savaşarak.. İslamın nurlu ışığı altında
kucaklaşacağız.
Bizim tek adımız olacak “Müslim”, ne etnik kimliklerimiz, ne
mezheplerimiz, ne de çıkarlarımız öncelik olacak. Sadece Müslim, yani teslim
olmuş kardeşler olacağız. Adaleti gözeteceğiz, bir birimizin hukukuna saygı
duyacağız. Birimiz hepimiz için, hepimiz birimiz için olacak bir anlayışla
yeniden tarih sahnesine döneceğiz.
Sakarya da Mustafa Kemal Paşa ve Anadolu’nun evlatları son
meydan savaşını kazandılar. Yokluk içindeydiler, ezilmişlerdi ve kaybetmişlerdi.
Avuçlarından, gözlerinin önünden bir imparatorluk kayıp gitmişti. Ama çok
çabaladılar, uğraştılar, yeni bir medeniyet için…
Mustafa Kemal batıya yönelmişti, çünkü batı kazanmıştı, ışıl
ışıldı, gençti, diriydi teknolojiyi üretmişti, Afrika’nın altınları, dünyanın
kaynakları oraya akıyordu. Anadolu öküzle baş başa kalmıştı. …tek bildiği
medeniyette oradaydı. Zamanın ruhuna uydu.
Sayın Erdoğan ise bu milleti başarabileceğine ikna etti. Bakın
karasabandan nereye geldik, boğazın altından yüzyıllık bir hayali
gerçekleştirerek, kıtaları bir birine bağlayan bir projeyi gerçekleştirdik.
Bunun anlamını herkes bilir, dünya bilir ki böyle büyük projeler, geleceğe
giden birer yol demektir. Tarih sahnesine çıkan yola birkaç merdiven
dayamaktır.
Neyse ki bu coğrafyanın her zaman kahramanları oldu. Benna
gibi, Aliya gibi, M.kemal gibi ve Erdoğan gibi
Şimdi biz de zamanın ruhuna uyarak, yeniden, eskiden olduğu
gibi “ışık doğudan yükselir” inancını işleyeceğiz. Endülüs gibi, Osmanlı gibi,
Selçukiler gibi, tarihin sahnesine dönme zamanı geliyor. Türkiye Cumhuriyeti
bir önsözdü, girişti, toparlanmak için zaman kazanmak anlamına geliyordu.
Tarih sahnesine yeniden çıkan ulusların yüzyılı geliyor.
Tarihi iyi bilenler, ibn-i haldun’un mukaddimeyi okuyanlar bilir ki, tarih
sahnesi ulusların yer değiştirmeleriyle doludur. Zenginlikte, kültürde,
medeniyette yer değiştirir.
Batı kıtası yaşlandı, buruşmuş ve fazlasıyla ırkçı. iyice
hantal düşmüş durumda, dünyaya verecek hiçbir şeyleri yok. Dikkat ederseniz, ırkçılık
yükseliyor, düşmanlık ve öfke yükseliyor. Bunlar medeniyetlerin artık tarih
sahnesinden çekildiğine işaret eder. Çünkü çöken milletler yeni bir şey
üretmedikleri için, hep eski kavramlara yapışırlar. Hep eski güzel günlerin
kavramlarına. Ama işe yaramaz, çöken bir medeniyeti durdurmak imkansızdır.
Medeniyet el değiştiriyor, yeniden doğunun sancağı
yükseliyor. Kürtlerin, Arapların, Türklerin omuzlarında islamın sancağı yeniden
yükselecek.
İyimserim, çünkü gençliği görüyorum. Tazeliği, diriliği görüyorum.
Özgürlük ve bağımsızlık için gönüllerin tutuştuğunu hissediyorum. O heyecanı
hissediyorum, toplumun damarlarında dolaşan tazeliği hissediyorum.
İmdi bizim zamanımız geliyor. Direnmeyin zamanın ruhuna
uyun.
Yorumlar
Yorum Gönder