Muhterem efendiler,
cehaletle savaşınız, nesilleri koruyunuz. Çünkü nesiller milletlerin
geleceğidir, milletleri asırlara taşıyacak olanda bu nesillerdir.
İslamın o yüce peygamberi cehaletin, atalar dinin, saçma
anlayışların, bozulmuş inançların içine doğmuştu. Ama öyle güzel bir ruhla
doğmuştu ki toplumun hiçbir yanlışını uygulamadı. Vicdanın, ruhunun yönünü
izledi.
İlk emir geldiğin de “ey Hatice ört beni” dedi. Oku emri
gelmişti. “Rabbinin adıyla oku.” Düşünün muhterem efendiler bir düşünün, nasıl
savaşacaktı cehalette, nasıl değiştirecekti bunca insanı. Nihayetinde tek
başına bir insandı ve sosyal yasalar olduğu gibi geçerliydi. Yani isteseydi Allah
hepsini tek çırpıda yok eder, ya da bir çırpıda onlara hakikati gösterirdi.
Öfkeye kapılabilir, lanet okuyup hepsinin felaketini
isteyebilirdi. Kaçabilirdi de. Bazen çok yalnız kalmıştı, tek başına
hissetmişti, ama o seda ruhunu teskin etti: “korkma, rabbin seni terk etmedi.”
Değiştirin muhterem efendiler, ama yasaklayarak değil,
gönülleri kazanarak. Çatışarak değil, kalplere dokunarak.
İslam ötekileştirmez,
yanına çağırır, kapısını açar.
İslam’ın o yüce peygamberinin Taif Davet’inde başına
gelenler: “Önce alay ettiler. Sonra hakârete başladılar. Ardından da
kölelerini Allâh Rasûlü’nün geçtiği yolların iki kenarında sıra
yapıp O’nu hakâretlerle taşlattılar. Hattâ kölelerini arkasından
yollayarak bir müddet daha taş yağmuruna tuttular. Âlemlerin şânına
yaratıldığı O Peygamberler Sultânı’nın mübârek ayakları kan içinde
kalmış, ayakkabıları kanla dolmuştu. “
Bütün bunları yapanlara karşı, insanlığın son dinin yüce
peygamberi sadece af diliyordu. “bilmiyorlar” diyorlardı. Muhterem efendiler
öğretin, öğretin ki üzerinizde ki yük kalksın, bildirin muhterem efendiler,
bilen insan, kendini bilen insan hata yapmaz,
işte bu yüzden, toplumu yasaklarla değil, yasalarla değil, bildirerek
düzenleyin.
Yasalarla medeniyet inşa edilemez, medeniyetler ve gelecek
ancak insanla inşa edilir. Her şeyi kanuna yazın, istediğiniz yaptırımı ortaya
koyun. Ama çürümüşlüğü ve cehaleti engelleyemezsiniz.
Yasalarla kişilere karakter ve ahlak veremezsiniz. Sadece belki
hapishaneleri doldurursunuz. Kanuni düzenlemeler çürümeyi örtmez, cehaleti
örtmez, belki siz biraz rahat edersiniz.
Muhterem efendiler, harika yollar yapıyorsunuz, harika
binalar inşa ediyorsunuz. Görüyoruz ki, toplum ekonomik olarak zenginleşiyor. Ama
görmediğiniz fark etmediğiniz bir şey var ki, o da toplumların bunların
dışında, inanca, ahlaka, kültüre, sanata, felsefeye, şiire, sosyolojiye de
ihtiyacı vardır.
Yorumlar
Yorum Gönder