Halimi arz etmeyi arzu ediyorum, fuzuliden öğrendiğim bu başlığın altında. Fuzuli’yi edebiyat kitaplarından bilirsiniz herhalde, ya da şu meşhur lafıyla da anılır “selam verdim, rüşvettür deyü almadılar”, bu seviyede bir genel kültürünüz vardır. Elhamdüllilah. Şikâyetnamem, bu hengâme arasında pek işitilmeyecek olsa da, yine diyeyim ki, atalar sözüdür, “söz uçar, yazı kalır”, bu yazdığım da bir yerlerde kalır elbette. Herkes kendi beni’ni cilalamakla meşgul iken, hep ben davası güderken, arada naif sesleri işitecek değiller ya, adam göklere dikmiş gözünü, ne kendini görüyor, ne de önünde ki çukuru. Hep göklere, yüksek ideallere bakma, be hey ahmak dön de biraz kendine bak. Sen küçük bir zevkinden bile vazgeçmezken, nasıl olur da bunca ideal uğruna, ahkâm kesip, hükümler verir, fedakârlık masalları okursun, paşam bırak bu mübalağalı lafları, dön de kendine bak, ya da hiç bu yolların adamıyım deme. Su tatlı, pasta tatlı, nimetler tatlı, hava da bir tehlike yok, söylemek