“İnsanlar basit yalanlara en ulvi
gerçekler gibi inanmaya başlıyor.”
Büyük felaketler büyük dönüşümlerine zemin hazırlayabilir.
Türkiye canlı yayınlarla büyük bir felaket izledi. Öyle ki canlı canlı yüzlerce
cenazemiz gözlerimizin önünden geçti.
İnsan bu görüntüler karşısında bir taraftan yaşamın
sonluluğu üzerine bir algıya yoğunlaşırken, diğer taraftan ise Türkiye de
insanın değerine, önemine dair bir fikir ediniyor.
Ruhumuzda kırılmalar oluşuyor. Bu kırılmalar, kişilerde siyasal
ve sosyal yaşamın böyle gitmemesi gerektiği fikrini uyandırabilir. Çünkü böyle
bir şeyi olağan algılamak güçtür. Savaş değil, sadece bir kaza ve sonucunda
kaybettiğimiz sayısız insanlar.
Bu bizim büyük felaketimiz oldu. Bu felaket karşısında bile
birlikte yas tutamadık, birlikte dua edemedik, birlikte bazı şeyleri sorgulamak
için yas günlerinin geçmesini bekleyemedik.
Soma felaketi gösterdi ki biz bir millet değiliz, bir ulus
da değiliz, katmanlar ve kategorilerden ibaret, zoraki bir arada yaşayan insan
topluluklarıyız. Zoraki diyorum, çünkü insanlara şuan da bir referandum
yapsanız herkes kendi bölgesini cumhuriyet ilan edecek bir kafa yapısında, bir
ruh halindedir.
Bu noktaya elbette kolayca gelinmedi, yıllarca köksüz, temelsiz
uyduruk bir ulus tanımının dayatılması sonucunda buraya geldik. İnsanlar tarihten
ve milliyet bilincinden koparıldı.
Bu kopuklukla birlikte çağın sunduğu teknolojik olanaklar ve
bir de buna eklenen cehalet böylece tarafları, bu taraflara aitlik hissi
taşıyan, gençleri acımasız birer politik araçlara dönüştürdü.
Toplumda olayları algılama biçimi biraz insanların yaşam
kültürleriyle ilgilidir, eski kuşaklar büyük oranda bunu daha az duygusal, daha
çok sabırla karşılarken, yeni kuşak genç nüfus bunu böyle karşılamıyor.
Bu yeni kuşağın cehaletiyle, politize olma hızı aynı şekilde
yayılıyor. Bu tehlikeli birliktelik ülkenin geleceğiyle ilgili ciddi
tehlikelere işaret edebilir. İnternette gördüğü her şeyi gerçek gibi algılıyor,
hızla duygusallaşıp öfkeye kapılıp sokakta acımasızca terör estirebilir. Bunu
büyük oranda da bilgisayar oyunlarından öğrendiği gerçek dışı bir duyguyla
yapar.
Böyle bir kuşağın var olduğu izleri belirgin şekilde
meydanlara yansımaya başladı. Oturup yas tutmak yerine hedefine koyduğu Erdoğan’ı
devirme arzusunu elde ettiği yeni gerekçeyle yeniden harekete geçti.
Yeni bir kuşak muhalefetinin geliştiğinin ciddi göstergeleri
var. Türkiye de artık klasik parti muhalefeti yerine teknolojiyle büyümüş, oradan
beslenen, basit söylemlere inanan bir
kuşak. Gerçekten bu yeni muhalefet biçimiyle baş etmek zor görünüyor.
Yorumlar
Yorum Gönder