Muhalefetin içine düştüğü açmaz gerçekten dramatiktir.
Muhalefetin buradan çıkması çok zor görünüyor. Marjinalleşti, şiddete bulaştı
ve Türkiye’ye dair yarınlara dair hiçbir proje ortaya koyamıyor. Öyle ki
sürekli olumsuzlayıcı, kelimelerle söylem geliştiriyor. kendi taraftarlarına
bile biz bittik algısını aşılıyorlar.
Topluma pozitif bir etki yaratmak yerine, karamsarlığı,
kötümserliği, öldük, battık, bittik, gibi insanı bunaltan söylemler batağından
çıkamıyor. Bu şekilde bir şey kazanacaklarını sanıyorlarsa aldanıyorlardır. Türk
siyasetinde umutsuzluğa, karamsarlığa kimse prim vermez. Ayrıca toplum olarak
karamsar şeyleri sevmeyiz, öyle ki tarihsel olarak kıyafetlerimiz incelense ne kadar
renkli bir toplum olduğumuz, siyaha, karanlığa prim vermediğimiz görülür.
Türkiye de umut veren, proje siyasetini yapan, ortaya bir
gelecek tahayyülü koyan bir lider Erbakan Hocaydı. Erbakan Hoca gücünü daima
kendine has gelecek vaat etmesinden aldı, o geleceği inşa edecek projeler
sundu, inatla sundu, sabırla ortaya koydu ve sonunda kazandı. Ak partinin
temelini teşkil eden zümrelerde, yöntemlerde hep onun eseridir.
İnsan yarına umutla bakmak istiyor. Gelecek için hayal
kurmak istiyor, çocukları için, kendi için iyi bir ülkeyi tahayyül ediyor.
Muhalefet ideolojik zeminlerini bile kaybetti, üretebildiği
bir şey yok. Fikir desen yok, proje desen yok, kimlik desen yok, geleceğe dair
umut desen yok, kuru gürültüden ibaret bir laf kalabalığı, ara ara komün hayali
bile kuruyorlar. Muhalefetin durumu gezi parkında komün yaratma hülyası kuracak
kadar irrasyoneldir.
Etrafa yaydıkları şiddeti, kuru gürültüyü, boş lafları çok
ciddiye alıp, kendilerini baya akıllı sınıfında değerlendiriyorlar. Ama tarihi
onlara kendilerine dair ne kadar boş inanç beslediklerini gösterecektir. Kimin
akıllı olduğunu, kimlerin doğru seçimler yaptığını, kimlerin ise…üç nokta
koyalım. Gönlüne göre doldursun herkes.
Bugün muhalefetin geldiği tek bir aşama var, istemezük görüntüsü var, köprü yapalım, yapma. Havalimanı kuralım, kurma. Yol yapalım, yapma. Enerji üretelim, üretme. Gerekçe basit, ağaçlar elden gidiyor. Gerekçe basit, otlar kuruyor. Elektriği bir saat gelmese, bak bu parti elektrikleri kesiyor, diye feryat ediyor.
Muhalefet böyle feryat figan içinde, orasını burasını
parçalıyor, bunalıma giriyor, mesire alanlarında rakı içiyor, içinden bolca
sövüyor, öyle ki ne yapacağını şaşırmış durumda, öyle gününe göre söz söyleyen,
gününe göre siyaset yöntemi belirleyen bir anlayış içerisindeler.
Yorumlar
Yorum Gönder