Türk milleti uzun aradan sonra gerçek bir başkan seçecek, bu
görülmemiş tarihi bir kırılmaya işaret edebilir,
Seçimin galibi tartışmasız Erdoğan olacaktır, çünkü hem
tarihi süreç, hem de gücünü ispatlamış bir lider var. Bu lider milletine ne
kadar sadakatle bağlıysa, milleti de ona sadakatle bağıdır.
Türkiye devşirilmiş adamları sevmez, desteklemez, hele mahallesinden olmayandan haz etmez, ona
turisttik ziyaretçi gözüyle bakar. Bir turiste bakar gibi bakar. İşte Erdoğan’ın
rakibi olan zevata da hepimiz öyle bakıyoruz.
Bu başkanlık deneyimi bir şey ortaya çıkartacak, Türkiye’yi yıllardır
kayıp olan başsızlığından kurtaracaktır. Bizi sürekli tarih sahnesinde tutan
hep karizmatik liderler olmuştur. Türkler başsız yapamaz, onlara ufku, kızıl elmayı
hedef gösterecek bir yiğit arar, galiba bu reisi de buldular.
Oğuz destanında da hep bunun izleri vardır, Selçukilerde hep
bunun izleri vardır, ta Ortaasya’dan bu yana hep bir liderlik, Türk tarihi
dediğimiz şey aslında büyük oranda kurucu liderlerin tarihi gibidir, Erdoğan’da
yeni bir aşamayı temsil ediyor.
Erdoğanı sürekli diktatör olmakla suçlayanlar, ne tarih
biliyorlar, ne de diktatör kelimesinin sözlük anlamını biliyorlar, bizim tarihimizde
batı tipi bir diktatöryal sistemler görülmemiştir, bunun iki temel nedeni var, birincisi,
başkanların yanında daima başkana danışmanlık yapan hocaların olmasıdır.
Hoca kelimesi epey eski Türkçe kelimelerdendir, oradan da
Farisi’ye geçmiştir. Mesela oğuz destanında oğuzun başucunda bir hoca vardır.
Hoca her zaman danışılan, strateji belirleyen, akıl veren, yön veren, rehber
konumundadır.
İkinci husus ise kengeşlerin ( istişare meclislerinin) olmasındandır.
Bu meclislerde daima meseleler müzakere edilir, bir şeye karar verildiğinde
uygulanır, sistemin ve devlet yönetimine büyük oranda yön verir. Yani başbuğ kafasına göre hareket edemez,
elbette bunun aksi örneklerde mevcuttur, ama büyük oranda, hocaların ve kengeşlerin varlığı hiç
kuşkusuzdur.
Millet oy kullanırken, başkanını seçtiğinin bilincinde
olacak, o halde bu başkanın tarihi devamlılığı simgeleyen ritüelleri de
barındırması gerekiyor.
Başkan aynı zamanda başkomutan olduğuna da işaret ettiğine
göre, şeyh Edebali’nin Osman Beğ’e emanet ettiği kılıcı eyüp sultan caminde kuşanmalı,
zamanımız bize tarihi atıfları ve tarihi devamlılığı dayatıyor.
Irakta halifelik ilan edildiğine göre tarihi atıflardan ve
bağlardan kaçamayız. İşte burada önümüze çıkan reisliği ve başkomutanlığı
simgesel bir güce dönüştürmeli ve aynı zamanda geçmişten geleceğe bir işaret
taşımalıdır. Açıkça biz buradayız demeli, daima da burada olacağımızın mesajı
da herkese verilmelidir.
Yorumlar
Yorum Gönder