Ana içeriğe atla

HELE BİR DÜŞÜN

Batı-Hıristiyan dünyasının Müslüman coğrafyaya sevgisi gözlerimizi yaşartacak, onlarca ülke birleşmiş, coğrafyanın üzerine bomba yağdıracak. Bak sen ne adalet ama…teröristlerden dünyayı kurtarıyorlar, ölen kim, kurtulan kim. Sen neyi alkışlıyorsun, hele bir düşün.

İslam toprakları amerikan botları altında ezilirken, ırak işgal edilirken, Suriye’de binlerce can, binlerce yiğit kara toprağa düşerken Batı-Hıristiyan dünyası izliyor, ucuz Arap petrollü sayesinde elde ettikleri konforlu hayatın tadını çıkarıyorlar.

Şimdi sen buna mı tarafsın, bunu mu alkışlıyorsun, yanında İslam kimliği taşırken, bu iş ne iş kardeşlik.

Peşinen işidi yargılamanız mümkün, işid cani, İslam’la ilgilisi yok, ama şunu neden görmezden geliyoruz, coğrafya kaç yıldır kan revan içinde,  hele bir düşün, senin ülken yüzyıldır kaos içinde olsaydı, bir kere bile normal hissetmeseydin, her daim onurun incinseydi, felaketlere duçar olsaydın, sen ne yapardın. Nasıl davranırdın!

İşid dediğiniz bir grup, bir zümre, sürekli hareket halindeler, haklarını da teslim edelim, iyi de savaşıyorlar, bir yerde durmuyorlar, sabit bir hedef değiller, o zaman bu bombalar nereye atılacak.

Hele işe bak, Müslüman toprakların altından çıkan petrolle, onun parasıyla tekrar oraya kan gözyaşı yağdırmak, Allahın bir hikmetidir. Allahın hikmetidir, sapmanın, itaat etmenin sonu bu. Öyle bir topluluk çıkarırız ki sizi ezip geçer diyen kuran değil mi? Hiçbir şeyi unutmamak lazım…

Sen ipone hayali kurarken, bir taraftan da Müslümanların üzerine yağdırılan ölümü alkışlayacaksın, bunlar terörist, terörist diye naralar atacaksın.

Çok acayip bir dünyada yaşıyoruz, Müslümanlık Müslümanlık değil, dost dost değil, düşman düşman değil, hani eski Anadolu’nun türkülerinde geçen, hele gardaş söyle bu işin aslı nedir, saflığıyla sormak istiyorum. Ne oluyoruz.

Biz araya sıkışmış, arafta kalan bir toplumuz, İslam kültürüyle, batı-roma-hristiyan anlayışının tam ortasındayız, tabi kolay değil, bizansın üstünde oturmak, orasından burasından belli ki bir şeyler bulaşmış, bu zevatı şahanelere.

Kafamız bu sebepten çok karışık, modern batı sisteminin değerleri iliklerimize kadar aşılanmışken, İslam orada olan değil çığlıkları atabilirsin, senin İslam’dan ne anladığını da ne kadar sakat bir ahlak anlayışın olduğunu da ben ilan etmek zorundayım…”Allah versin” derken inançsızlığını düşününce nasıl olup da doğru İslam’i sen biliyorsun…

Obama bile çıkıp diyor ki İslam bu değil, söyle Obama’m, kara gözlüm, kara yüzlüm söyle de bilelim, İslam nedir?


Evet, farkındayım çok saçma görünüyor, öyle saçma ki…ama bir şeyler çok gerçek, İngiliz bombaları gerçek, Amerikan bombaları gerçek, ölüm gerçek, kan gözyaşı gerçek, evsizler, vatansızlar ve yetimler gerçek…

Yorumlar

GEÇEN YIL

OBJE OLARAK İNSAN

“İnsan anlamla güzelleşir. Anlamı olmayan, içi boş olan insan bir objeden öte bir şey değildir. Mevlana, yunus emre daha niceleri yalnızca anlamla var.” İnsan, bir çok açıdan bakıldığın elbette bir objedir. Somut, belli bir gerçekliği olan ve yer kaplayan olarak “varolan”ı ifade eder. Ama daha başka açılardan bakıldığında özellikle “kadim” uygarlığın yarattığı dünyadan bakınca insanın daha başka bir şey olması gerektiğini öğreniyoruz. O  kadim uygarlığın tam ortasında duran bireyler olarak insana daha başka bir gözle bakmamızdan ve insana “yüce”lik vermemizden daha doğal bir şey olamaz. Bu bakış açımız, günümüzde bir şekilde biçim değiştiriyor, ne olursa olsun her şekilde insana ait görüntüleri “alkışlama”, ne olursa olsun “paylaşma”, ne olursa olsun “beğen”me gibi bir takım alışkanlıklar edindik ve olur olmaz yerde bu ifadeleri sunuyoruz. Neden bu noktada olduğumuz sorusunun cevabını bulmak elbette mümkün, bir takım süreçlere baktığımızda bunun cevabını görebiliriz,

ATATÜRKÜN GİZLİ TARİHİ

Mustafa Kemal’e bakışın ne kadar hastalık bir hal aldığını izliyoruz. Onunla ilgili değerlendirmeler tarihi şartlarından uzak, ideolojik ve büyük oranda da cahilce analizlerden ibarettir. Tarihi kafalarına göre yorumluyorlar. Sosyolojiden bağımsız, içinde bulunulan zamandan soyutlanmış tarihi değerlendirmelerin zaten bir anlamı olamaz. Ancak gizli tarih, derin tarih, bilinmeyen tarih filan diye milletin gözünü boyarsınız, başka bir numara da çıkmaz sizin bu anlayışınızdan, cahilliğinizden. Kimse bir şey okumadığı için, internetteki bir şakayı bile tarihi hakikatler diye herkesi inandırabilirsiniz.  Şuan yaşadığımız şeyler de hep bunlarla ilgili, iş o kadar çığırından çıkmış görünüyor ki, adamlar Kant, Mevlana, Yunus Emre vesaire söylüyor diye sözler uydurup, bunlarla payeler elde ediyorlar. Akıl alır gibi değil. Bazı kimseler özellikle Mustafa Kemal’i karalama işini meslek edinmişlerdir. Onun üzerinden rant elde eden, onunla ilgili hakikati değil yalanları millet içerisi

GAZZE'YE AĞIT

Çocuklar akın akın cennete uçuyorlar gülümseyerek. Annelerin,babaların feryatları gökleri inletiyor. Ağıtlar top seslerine karışıyor, acımasız ve haksız bir ölüm kol geziyor oyun oynayan çocukların yanı başında. Sinesini siper ediyor bir adam emperyalizme, batının ve onun uşaklarının mermilerine. Çocuklar emperyalizme meydan okuyor canıyla, bedeniyle,sapanıyla, sen uyurken, gazze tankların önünde dimdik, topların önünde dimdik, gururlu. Gazze bir bıcak gibi ruhumuza saplanıyor. Boğazımız düğümleniyor, çaresizliğimize ağlıyoruz. Dualar ediyoruz, zalim yahudinin elleri kursun, diye. Çocuklara kurşun sıkarken taş kesilsin kolları diye, dualarımız dilimizden öteye geçmiyor. Yaşamak istemenin bedeli bu kadar ağır mıdır? Herhangi bir insan gibi yaşamanın bedeli gazze de ölüm müdür? Sussak, sonsuza kadar sussak, yine de bu utançtan kaçamayız. Her şeyimiz varken izlemek, seyirci olmak, yaşama karşılığı gazzeyi ölüme teslim etmek, nasıl bir ruh halidir. Emperyal bir kurşund