Mustafa Kemal’e bakışın ne kadar hastalık bir hal aldığını
izliyoruz. Onunla ilgili değerlendirmeler tarihi şartlarından uzak, ideolojik
ve büyük oranda da cahilce analizlerden ibarettir.
Tarihi kafalarına göre yorumluyorlar. Sosyolojiden bağımsız,
içinde bulunulan zamandan soyutlanmış tarihi değerlendirmelerin zaten bir
anlamı olamaz. Ancak gizli tarih, derin tarih, bilinmeyen tarih filan diye
milletin gözünü boyarsınız, başka bir numara da çıkmaz sizin bu anlayışınızdan,
cahilliğinizden.
Kimse bir şey okumadığı için, internetteki bir şakayı bile
tarihi hakikatler diye herkesi inandırabilirsiniz. Şuan yaşadığımız şeyler de hep bunlarla
ilgili, iş o kadar çığırından çıkmış görünüyor ki, adamlar Kant, Mevlana, Yunus
Emre vesaire söylüyor diye sözler uydurup, bunlarla payeler elde ediyorlar.
Akıl alır gibi değil.
Bazı kimseler özellikle Mustafa Kemal’i karalama işini
meslek edinmişlerdir. Onun üzerinden rant elde eden, onunla ilgili hakikati
değil yalanları millet içerisinde yayma gayretindeler. Bunu da çok ustaca
yapıyorlar, özellikle muhafazakâr kimliğin ardına saklanarak yapıyorlar. Bu
işin başını çekenlerden biri de Mustafa Armağan denen zattır. Bu zatın Mustafa
Kemal’i karalama işini meslek edindiğini görüyoruz.
Bunu yapmasının nedeninin çok çeşitli etkenlere dayandığını
düşünüyorum. Bunların başında ise Türk milletinin bu evladını Türklerin gözünde
değersizleştirme işini meslek edinmiştir. Bu zat öyle ileri gidiyor ki, Mustafa
Kemal’i karalaması yetmiyor, Türklerin verdiği milli mücadeleyi küçültme, yok
sayma gibi hastalıklı ve cahilce tutumlarını hakikat bu diye millete yedirmeye
çalışıyorlar. Kötü niyetli, bilinçli ve türk milletini tarihten silmek
istercesine bir tutum içindeler.
Türk tarihi bu kafasızların elinde oyuncağa dönmüş
görünüyor. Gerçek akademisyenler suskun, karşı koyma konusunda isteksizler
çünkü bu zevatlar öyle medyatikler ve öylesine iktidarın adamları ki doğal
olarak insanın çıkıp bir şey diyesi gelmiyor.
Ak parti merkez yürütme üyelerinden birinin çıkıp bu
memlekette “Türk” yok diyecek kadar ileri gitmesi, istiklal savaşı olmamış
diyecek kadar izansız birinin partinin akil adamlar listesinde olması elbette
işi iyice içinden çıkılmaz hale getiriyor. Bir millet acaba kendine hakaret
edilsin diye mi bunlara oy veriyor. Elbette hayır, ama maalesef iktidar
sahipleri bunlara pirim veriyor. Bu ikiyüzlülere paye veriyor. Bu durumda iş
çığırından çıkmış görünüyor.
Türk milli mücadelesi yapılmamış, istiklal savaşı yalan diyecek
kadar kafa yapılar bozuk zihniyetler, fikir hayatını esir almış görünüyor.
Elbette bunda pazarda neyi sattığının önemi vardır. Karlı olan şey sahte muhafazakârlık
kılıfının iyi para ettiği gerçeğidir. Öyle bir kılıf ki herkes bu maskeyi
takabiliyor, herkes o maske altında tarihin bütün hakikatlerini saptıracak
kadar, iktidara şirin görünme peşindeler.
Bir süre önceye kadar gerçek dışı bu imaj işe yarayabilirdi,
ama sanmıyorum ki Ahmet Hoca bu kafasızlığa pirim versin. Bir değer atfetsin,
çünkü Ahmet Hoca aynı zamanda gerçek bir aydındır. Gerçek aydınlar sahtekarları
iki yüzlüleri sevmezler. Gerçek fikir adamlığı bunu gerektirir.
Tarihi doğru değerlendirmezsek hiçbir şey rayına oturmaz.
Nasıl seksen yıl Atatürk’üm mavi gözlüm sen çok yaşa şiirlerinden öteye bir şey
koyamayan Kemalist kafayla, Mustafa Kemal hakkında uydurulmaya çalışılan
yalanlar arasında bir seksen yıl daha geçiririz. Bu boş kafalardan, bu Türk
düşmanı sahte muhafazakârlardan kurtulmadığımız sürece tarihe ve geleceğe
sağlıklı bakmak mümkün olmayacaktır.
Yorumlar
Yorum Gönder